(1) Aşağıdaki davalarda, ölen kimsenin son yerleşim yeri mahkemesi kesin yetkilidir:
a) Terekenin paylaşılmasına, yapılan paylaşma sözleşmesinin geçersizliğine, ölüme bağlı tasarrufların iptali ve tenkisine, miras sebebiyle istihkaka ilişkin davalar ile mirasçılar arasında terekenin yönetiminden kaynaklanan davalar.
b) Terekenin kesin paylaşımına kadar mirasçılara karşı açılacak tüm davalar.
(2) Terekede bulunan bir mal hakkında açılmak istenen istihkak davası, terekenin yazımı ve tespiti zamanında mal nerede bulunuyorsa, orada da açılabilir.
(3) Mirasçılık belgesinin iptali ve yeni mirasçılık belgesi verilmesine ilişkin davalarda, mirasçıların her birinin oturduğu yer mahkemesi de yetkilidir.
1086 sayılı Kanunun 11 inci maddesinde yer alan, ölen kimsenin, ölümünden önceki son yerleşim yeri mahkemesinin yetkisini düzenleyen yetki kuralı esas olarak aynen kabul edilmiştir. Ancak, birinci fıkrada, ölen kimsenin son yerleşim yeri mahkemesinin yetkisinin, burada belirtilen davalar için kesin yetkili olduğu açıkça belirtilmiştir.
Birinci fıkranın (a) bendine, 1086 sayılı Kanunun 11 inci maddesinin (1) numaralı bendinde yer almamakla beraber, bu kapsamda yer alması gereken ölüme bağlı tasarrufların iptali ve tenkisi ile miras sebebiyle istihkaka ilişkin davalar da eklenmiştir.
1086 sayılı Kanunun 11 inci maddesinin (2) numaralı bendinde “terekenin taksimi katîsine kadar tereke aleyhine ikâme olunan dâvalar” ifadesine yer verilmişse de, Tasarıda bu ifade, “terekenin kesin paylaşımına kadar mirasçılara karşı açılacak tüm davalar” şeklinde değiştirilmiştir. Zira bilindiği gibi, terekenin tüzel kişiliği bulunmamaktadır. O nedenle de, davada taraf ehliyeti yoktur. Buna bağlı olarak tereke aleyhine dava açılamaz. Bu halde de, davanın yine mirasçılara karşı açılması gereklidir. O nedenle, “tereke aleyhine ikâme olunan davalar” ifadesinin, “mirasçılara karşı açılacak tüm davalar” şeklinde değiştirilmesi uygun görülmüştür. Belirtmek gerekir ki, bu durum, mirasçıların iştirak halinde mülkiyet kuralları gereğince birlikte hareket etmek zorunda oldukları haller için geçerli olacaktır. Buna karşılık, mirasçıların, müteselsilen sorumlu oldukları bir borç söz konusu ise bu takdirde, mirasçılardan birinin bulunduğu yer mahkemesinde de dava açılabilecektir.
Maddenin üçüncü fıkrasında ise 1086 sayılı Kanunun 11 inci maddesinin üçüncü fıkrasından farklı olarak “mirasçıların her birinin bulunduğu mahal” ifadesi değiştirilmiş, “mirasçılardan her birinin oturduğu yer” ifadesine yer verilmiştir. Bu değişiklik yapılırken, fıkrada belirtilen işlemler için mirasçılardan birinin tesadüfen bulunduğu geçici bir yer mahkemesinin yetkisi kabul edilmemiş, daha uzun süre kaldığı, yerleşim yerinin bulunduğu yahut yerleşme niyeti olmaksızın oturduğu yer mahkemesinin de yetkili olması kabul edilmiştir.
14. Hukuk Dairesi 2015/3077 E. , 2016/3780 K.
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 29.12.2014 gününde verilen dilekçe ile terekedeki taşınmazların paylaştırılmasının istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; mahkemenin yetkisizliğine dair verilen 31.12.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, terekedeki taşınmazların paylaştırılması istemine ilişkindir.
Davacı, muris ….’ün terekesinde bulunan…. İli,…. İlçesi,…Köyü, pafta no: 27, parsel no: 2288 ile… İli,… İlçesi,…. pafta no:…ada no: 70, parsel no: 12 sayılı taşınmazların aynen taksiminin mümkün olmaması nedeniyle terekenin satışı yolu ile paylaştırılmasını istemiştir.
Davalılar, cevap dilekçesi sunmamışlardır.
Mahkemece, yetkisizlik kararı verilmiştir. Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir. HMK’nın 11. maddesinin 1/a fıkrasına göre terekenin paylaşılmasına ilişkin davalarda murisin son yerleşim yeri mahkemesi kesin yetkili mahkemedir. Dosya içerisindeki mirasçılık belgesine göre muris…’ün……, … Mahallesi nüfusuna kayıtlı olduğu, son yerleşim yerinin de … İli … İlçesi olduğu anlaşıldığına göre mahkemece davanın esası incelenerek bir karar verilmesi gerekirken yerinde olmayan gerekçeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine 29.03.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
14. Hukuk Dairesi 2016/6869 E. , 2016/6567 K.
Davacılar vekili tarafından, 30.03.2016 gününde verilen dilekçe ile mirasçılık belgesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; dava dilekçesinin yetki yönünden reddine dair verilen 31.03.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili, muris …’in mirasçılarını ve miras paylarını gösterir mirasçılık belgesi verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece talep edenin yerleşim yerindeki mahkemenin yetki sınırları içinde olmadığı, HMK’nın 11. ve 384. maddesi uyarınca çekişmesiz yargı işlerinde talepte bulunan kişinin veya mirasçılardan birinin oturduğu yer mahkemesinin yetkili olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir.
Hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Bilindiği üzere ve kural olarak; mirasçılık belgesinin verilmesine ilişkin istem, 6100 sayılı HMK’nın 382. maddesine göre çekişmesiz yargı işlerinden sayılmış, 11/3. maddesinde ise hangi davaların murisin son ikametgahı mahkemesinde görüleceği açıklanmış, aynı maddenin son fıkrası hükmünde veraset ispatına, miras hisselerinin tayinine ilişkin davaların, mirasçılarının her birinin bulunduğu yer mahkemesinde görülebileceği açıklanmıştır.
Bu itibarla mirasçılık belgesi verilmesi davalarında kesin yetki kuralı söz konusu olmayıp; mirasçılık belgesi, murisin yerleşim yeri ya da nüfusa kayıtlı olduğu yer gözetilmeksizin Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisindeki adli yargı teşkilatı bulunan tüm adliyelerden her zaman alınabilecek ve aksi her zaman ispat edilebilecek hasımsız belgelerdendir. Bu itibarla mahkemece mirasçılık belgesinin verilmesi davalarında kesin yetki kuralı olmayıp herhangi bir yetki itirazı olmadığı da gözetilerek, delillerin toplanması ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek davanın esası yönünden bir karar verilmesi gerekirken, yetkisizlik kararı verilmesi doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazları kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırına iadesine, 07.06.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.