(1) Yetkinin kesin olduğu davalarda, mahkeme yetkili olup olmadığını, davanın sonuna kadar kendiliğinden araştırmak zorundadır; taraflar da mahkemenin yetkisiz olduğunu her zaman ileri sürebilir.
(2) Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz.
(3) Mahkeme, yetkisizlik kararında yetkili mahkemeyi de gösterir.
(4) Yetkinin kesin olmadığı davalarda, davalı, süresi içinde ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunmazsa, davanın açıldığı mahkeme yetkili hâle gelir.
Yetki itirazının ne zaman ve nasıl ileri sürüleceği, yetkinin kesin olduğu ve kesin olmadığı hâller ayırımı yapılarak düzenlenmiştir. Birinci fıkraya göre, kesin yetkinin söz konusu olduğu hâllerde, mahkeme, bu husus bir dava şartı olarak kabul edildiğinden, yetkili olup olmadığını, davanın sonuna kadar, her zaman kendiliğinden araştıracaktır. Taraflar da mahkemenin yetkisiz olduğunu, yine davanın sona ermesine kadar, her zaman ileri sürebileceklerdir. Esasen maddenin birinci fıkrasında yer alan bu durum, yetkiyi incelemesi için mahkemeye bir hatırlatma niteliğindedir.
İkinci fıkrada ise yetkinin kesin olmadığı hâllerde, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi esası kabul edilmiştir. Davalı, cevap dilekçesinde yetki itirazında bulunmamışsa, cevap dilekçesini verdikten sonra artık yetki itirazında bulunamayacaktır. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi, birden fazla yetkili mahkemenin söz konusu olduğu hâllerde ise kendi kanaatine göre tercih ettiği yetkili mahkemeyi de itirazında belirtmek zorundadır.
Üçüncü fıkraya göre, mahkemenin yetkisizlik kararı verirken, yetkili mahkemeyi de göstermesi gerekmektedir. Mahkeme, yetkisizlik kararı verirken, kesin yetkinin söz konusu olduğu hâllerde, taraflar itirazlarında belirtmemiş olsalar bile, yetkili mahkemeyi kendisi bulup, yetkisizlik kararında göstermelidir. Yetkinin kesin olmadığı hâllerde ise itirazda bulunan tarafın, itirazında belirttiği mahkeme gerçekten yetkili ise o mahkeme vereceği kararda yetkili mahkemeyi gösterecektir.
Dördüncü fıkrada, 1086 sayılı Kanunun 23 üncü maddesinin ilk cümlesine benzer şekilde, yetkinin kesin olmadığı davalarda, davalının süresi içinde ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunmaması hâlinde, davanın açıldığı mahkemenin, yetkili hâle geleceği kabul edilmiştir
8. Hukuk Dairesi 2016/1594 E. , 2018/17733 K.
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, dava dilekçesinin yetki yönünden reddine karar verilmiş olup hükmün davacı ….kişi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı …. kişi vekili; mülkiyeti müvekkiline ait mallar üzerindeki haczin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, takibin başlatıldığı asıl icra dairesinin … İcra Dairesi olduğu, istihkak davasında yetkili mahkemenin asıl takibin yapıldığı icra müdürlüğünün bağlı bulunduğu İcra Mahkemesi olduğu gerekçesi ile dava dilekçesinin yetki yönünden reddine, yasal süre içinde başvuru halinde dosyanın yetkili … İcra Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, hüküm, davacı …. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, üçüncü kişinin İİK’nin 96. vd. maddelerine dayalı istihkak iddiasına ilişkindir. Dava, 6100 sayılı HMK yürürlüğe girdikten sonra açılmış olup, bu Kanun’da 1086 sayılı HUMK’nin 512. maddesine paralel bir düzenleme getirilmemiştir. Bu durumda İİK’nin yetkiye ilişkin …, 50. maddeleri ve 6100 sayılı HMK’nin …, …. maddeleri uyarınca genel yetki kuralının uygulanması gerekir. Buna göre istihkak davalarının asıl icra takibinin yapıldığı yer mahkemesi ile davalının yerleşim yeri mahkemesinde açılması mümkündür. HMK’nin …/…. maddesi gereğince davalının birden fazla olması halinde davanın, bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılması mümkündür. İstihkak davalarında Yasa’da kesin yetki kuralı öngörülmediğinden, yetki itirazı ancak ilk itiraz olarak ileri sürülebilir.
HMK’nin …/…. madde hükmüne göre de yetkinin kesin olmadığı davalarda, davalı süresi içinde ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunmazsa, davanın açıldığı mahkeme yetkili hale gelir. Hakim doğrudan (re’sen) yetkisizlik kararı veremez. Somut olayda ise, dava dilekçesinin davalı alacaklı vekiline 27.08.2014 tarihinde tebliğ edildiği, UYAP kayıtlarına göre davalı alacaklı vekilinin yasal cevap süresi geçtikten sonra, ….09.2014 tarihinde Mahkeme dosyasına havale olunan cevap dilekçesi ile yetki ilk itirazında bulunduğu anlaşılmıştır. Bu bilgilere göre, davalı alacaklının süresi içerisinde yetki itirazında bulunduğundan bahsedilemez. Hal böyle olunca; Mahkemece açılan davaya ilişkin kesin yetki kuralı bulunmadığı ve davalı alacaklının süresi içinde yetki itirazında bulunmadığı gözetilmeksizin yetkisizlik kararı verilmesi doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı üçüncü kişi vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün İİK’nin 366. ve 6100 sayılı HMK’nin Geçici …. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nin 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca İİK’nin 366/…. maddesi gereğince … Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı … gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine ……..2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
13. Hukuk Dairesi 2016/8558 E. , 2017/12825 K.
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Davacı, davalı tarafından internet üzerinde satışa sunulan aracın temiz hasarsız olarak tanıtılması sonucunda görüşme sağlanarak alım satım hususunda anlaşıldığını ve 24.06.2014 tarihinde noterde düzenlenen resmi satış sözleşmesi ile 72.000,00 TL bedel ödenerek satın alındığını, bir süre kullanıldıktan sonra aracın satılığa çıkarılması sonucunda aracı satın almak isteyen bir kişinin yaptığı detaylı araştırma sonucunda 2009, 2010, 2011 yıllarında birden fazla kaza sonucu ağır hasar kaydı oluştuğunu öğrendiğini ve aracın iade alınmasını ve satış bedelinin geri ödenmesinin talep edildiğini ancak cevap alınamadığını, aracın hasarlı hali ile satılamaması nedeniyle mağduriyetler de yaşadığını ileri sürerek 10.000,00 TL manevi tazminat ile satış bedeli olarak ödenen 72.000,00 TL’nin satış tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, olmadığı takdirde ayıp oranında indirim yapılarak satış bedeli farkının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, yerleşim yerinin … … olduğunu ve yetkili mahkemenin … Mahkemeleri olduğunu ileri sürerek yetki itirazında bulunmuş, esastan ise, oto alım satım işi yaptığını beyan ederek davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, … Tüketici Mahkemelerine yetkisizlik kararı verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, araç satış sözleşmesinden kaynaklanmakta olup aracın ayıplı olması nedeniyle ödenen satış bedelinin iadesi olmadığı takdirde ayıp oranında bedelde indirim yapılarak aradaki farkın ödenmesine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nun 6. maddesine göre genel yetkili mahkeme davalının yerleşim yeri mahkemesidir. Aynı kanunun 10. maddesinde sözleşmeden doğan davalar için, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinin de yetkili olduğu belirtilmiştir ki bu da özel yetkiye ilişkin bir düzenlemedir. Bir başka özel yetkiye ilişkin düzenleme ise, 6502 sayılı yasanın 73/5. maddesinde düzenlenmiş olup, bu düzenlemeye göre de, tüketici davalarının tüketicinin ikametgahı mahkemesinde de açılabileceği belirtilmiştir. Dolayısıyla dava, davacının seçimine göre, hem genel ve hem de özel yetkili mahkemede açılabilir. Somut olayda, davacının yerleşim yeri … ilinin … İlçesi sınırları içerisindedir. Davalının yerleşim yeri ise … İlinin … İlçesi’nde bulunmaktadır.
Davacı davasını açarken seçimlik haklarından hiçbirisini kullanmayarak … Tüketici Mahkemelerinde davasını açmış olup, davalı cevap dilekçesinde yetki itirazında bulunarak … Tüketici Mahkemeleri’nin yetkili olduğunu ileri sürmüştür.
Mahkemece, davalının süresinde yetki itirazında bulunduğu kabul edilerek 6502 sayılı yasanın 73/5.maddesini de göz önünde bulundurmak suretiyle davacı tüketicinin yerleşim yeri olan … Tüketici Mahkemeleri’ne yetkisizlik kararı verilmiş ise de, davacı tüketici, seçimlik hakkını kullanmayarak yetkisiz mahkemede dava açtığından davalının usulüne uygun yetki itirazında belirttiği … Tüketici Mahkemeleri’ne yetkisizlik kararı verilmesi gerekirken, kendi yerleşim yerinde dava açmayan davacı tüketicinin yerleşim yeri mahkemesi olan … Tüketici Mahkemeleri’ne görevsizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün davalı yararına BOZULMASINA, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 19/12/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.
17. Hukuk Dairesi 2016/10214 E. , 2017/4245 K.
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı mahkemenin yetkisizliğine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, 23.08.2015 günü müvekkili şirkete ait … çekici ve buna bağlı … yarı römork aracın Kurşunlu istikametinden Ilgaz istikametine sürücü … şoförlüğünde seyir halinde iken önünde seyretmekte olan ve davalılardan …’in kullanmış olduğu, diğer davalı … İnşaat Ticaret ve Sanayi Ltd. Şti.’ye ait … plaka sayılı çekici ve buna bağlı … dorse plakalı araç gidişe göre sağ şeride duraklama yapmak için geçtiği ve yavaşladığı esnada sürücü … önündeki bu araca çarpmamak için manevra yapıp geçmek istediğinde çekiciyi kurtarıp yan römorkun sağ tarafının … plaka sayılı römorkun sol arka köşe kısmına çarpması neticesinde müvekkiline ait … plaka sayılı römorkta maddi hasar meydana geldiğini, bu kazanın oluşumunda tüm kusurun davalılardan sürücü …’de olduğunu, davalı şirketin aracın işleteni, davalı ….’nin … şirketi ve … Sigorta A.Ş.’nin kasko şirketi olduğunu, müvekkiline ait … plaka sayılı Yarı Römork (…) 2012 model…marka aracın kazadan sonra pertotal hale geldiğini, kazadan sonra müvekkili şirketin aracının … marka dorselerin yetkili servisi olan, … Sanayi Sitesindeki… Ltd. Şti.’ye götürdüğünü ve almış olduğu ekspertiz raporunda dorsede 77.231,00 TL masraf olduğunun tespit edildiğini, dorsenin kaza tarihi itibariyle piyasa değerinin 80.000,00 TL civarında olduğunu, müvekkilinin kazadan sonra aracını hurda halinde 10,000,00 TL’ye sattığını belirterek, şimdilik 1000,00 TL tazminatın, davalı … ve … İnşaat Ticaret ve Sanayi Ltd. Şti’nden kaza tarihinden, diğer davalı … şirketlerinden dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte sigorta şirketleri yönünden poliçedeki limitlerle sınırlı olmak kaydıyla davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesini talep etmiştir.
Davalı … İnşaat Tic. ve San. Ltd. Şti. vekili, şirketin faaliyet gösterdiği yer olan … Mahkemelerinin yetkili olduğunu, Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …, kazada kusurunun olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Davalı …. vekili, şirketinin davalı taraf aracının kasko poliçesi içinde İMSS ile sigortalı olduğunu, …’ye müracaat edilmesinin gerektiğini, bu poliçenin yetersiz kalması durumunda İMSS’ye müracaat edilmesinin gerektiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı …., davaya cevap vermemiştir. Mahkemece, davalı … İnşaat Tic. ve San. Ltd. Şti.’nin yetki itirazlarının kabulü ile dosyanın davalının yerleşim yeri Mahkemesi olan … Nöb. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, kararın gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazasına dayanan maddi tazminat istemine ilişkindir. Davalılardan sadece … İnşaat Ticaret ve Sanayi Ltd. Şti.’nin yetki itirazında bulunmasına diğer davalılar …, … Sigorta A.Ş. ve … yetki itirazında bulunmamasına rağmen, davalı … İnşaat Ticaret ve Sanayi Ltd. Şti. ile birlikte diğer davalılar …, … Sigorta A.Ş. ve … hakkında açılan davada da yetkisizlik kararı verilmiştir. Oysaki, kesin yetki kuralı söz konusu olmayan bu davalarda, mahkemenin yetki itirazı bulunmayan davalılar hakkında resen yetkisizlik kararı vermesi mümkün değildir. Bu durumda, mahkemece davalılar …, … Sigorta A.Ş. ve … hakkındaki dava tefrik edilerek yeni kaydedilen esasında devam edilmesi, davalı … İnşaat Ticaret ve Sanayi Ltd. Şti. hakkında ise yetkisizlik kararı verilmesi gerekirken, yazılı şekilde tüm davalılar yönünden yetkisizlik kararı verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine,
(2) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 19/04/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.