(1) Yargılamayı, hâkim sevk ve idare eder; yargılama düzeninin bozulmaması için gerekli her türlü tedbiri alır.
(2) Okunamayan veya uygunsuz yahut ilgisiz olan dilekçenin yeniden düzenlenmesi için uygun bir süre verilir ve bu dilekçe dosyada kalır. Verilen süre içinde yeni bir dilekçe düzenlenmezse, tekrar süre verilemez.
Yargılamaya hâkim olan ilkelere ilişkin olan bu madde, 1086 sayılı Kanunun 78 inci maddesini kısmen karşılamaktadır. Ancak maddenin başlığı ve birinci fıkrasında yer verilen “sevk ve idare” terimi yenidir. Dava, vakıaların getirilmesi yönünden, tarafların davası olmakla birlikte, yargılama kamu hukuku ile ilgilidir ve dava açılmakla taraflar ve mahkeme arasında “usulî bir ilişki” doğar. Bununla birlikte yargılamayı hâkim yürütür. Yargılama terimi kendi içinde duruşmayı ve oturumları içerir. Mukayeseli hukukta sevk yetkisi şeklî anlamda ve maddî anlamda olmak üzere iki şekilde anlaşılmaktadır. Duruşma günü tayini, tebligatların yapılmasına karar verilmesi gibi işlemler yargılamanın şeklî anlamda yürütülmesine ilişkindir. Maddî anlamda sevk yetkisinden vakıaların aydınlatılmasına yönelik işlemler anlaşılmaktadır. Yargılamanın sevk ve idaresinin Türk hukukundaki kapsamı “Hâkimin davayı aydınlatma ödevi” başlıklı 36 ncı madde ile sınırlıdır.
Tasarının 37 nci maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki gerekçeler doğrultusunda değiştirilmiş ve madde teselsül nedeniyle 38 inci madde olarak kabul edilmiştir.
“Taraf veya vekili tarafından dosyaya konulan bir dilekçenin hâkim tarafından uygunsuz veya ilgisiz ya da okunamayan nitelikte olduğu gerekçesiyle iade edilmesinin, hak arama özgürlüğünü ve savunma hakkını kısıtlayacağı düşünülmüştür. Zira, hâkimin bu konudaki düşüncesi doğru olmayabilir; bu durumda esasen usulüne uygun bir dilekçenin hâkimin haksız bir kararıyla reddi gibi durumla karşılaşılabilir. Böyle bir durumda, hâkimin önce yeni bir dilekçe verilmesi için süre tanıması ve dilekçenin dosyada kalması kabul edilmiştir. Keza, yeni dilekçe verilse dahi, eski dilekçenin dosyada kalması, önceki dilekçenin kabul edilmemesi kararının denetimini kolaylaştıracak, gerek hâkimin gerekse tarafların bu konuda daha titiz davranmaları sağlanmış olacaktır. Bu gerekçeyle maddenin ikinci fıkrasında yapılan değişiklikle, dilekçenin okunamaması veya münasebetsiz olması durumunda, yeniden düzenlenebilmesi için tarafa süre verilmesi, söz konusu dilekçenin de dosyada kalması öngörülmüştür. Öneri, çatışan değerlerin tartılmasında adil yargılanma hakkına ve hak arama özgürlüğüne üstünlük tanımıştır.”
23. Hukuk Dairesi 2015/2908 E. , 2016/181 K.
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Davacı, davalı kooperatifin üyesi olduğunu, davalı kooperatif tarafından kendisine gönderilen 26.02.2007 tarihli yazı ile 14.701,71 TL ödeme yapması gerektiğinin bildirildiğini, oysa davalı kooperatife borcu olmadığını ileri sürerek, davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; davacının borcu bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre; davacının 26.02.2007 tarihi itibari ile 14.700,71 TL borçlu olmadığı gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1) Dosya kapsamından; davalının yargılama sırasında vekilliğini yapan Avukatın karar verilen duruşma gününden önce mahkemeye sunduğu 06.01.2015 tarihli dilekçesi ile vekillikten çekildiğini bildirdiği, duruşma gününün yakın olması nedeniyle vekilin istifa dilekçesinin davalı asıla tebliğe çıkarılmadığı ve davalı vekili ile davalı asılın yokluğunda duruşma yapılıp karar verildiği anlaşılmaktadır.
6100 sayılı HMK’nın 82/1 maddesi uyarınca istifa eden vekilin vekalet görevi istifanın müvekkiline tebliğinden itibaren iki hafta süreyle devam eder. Aynı hükmün 3. fıkrası gereğince de bu husustaki ihtarla birlikte istifa dilekçesi vekalet verene bildirilir. Buna rağmen, vekalet veren yöntemine uygun şekilde davayı takip etmezse tarafın yokluğu halinde uygulanacak hükümlere göre işlem yapılır. (2. fıkra). Yasa’nın açık hükmüne rağmen, eldeki davada az yukarıda izah edildiği şekilde yargılamanın sonuçlandırılması savunma hakkına ve aynı Yasa’nın 27. maddesinde düzenlenen “hukuki dinlenilme hakkı”na aykırılık teşkil eder. Hâl böyle iken, mahkemece yine adı geçen Yasa’nın 32. maddesi uyarınca yargılamanın sevk ve idaresinin “hakim” e ait olduğunun da gözden kaçırılarak davalı asılın avukatının vekillikten çekilme dilekçesi davalı asıla tebliğ edilmeden, yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığından kararın bozulması gerekmiştir.
2) Bozma nedenine göre, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
23. Hukuk Dairesi 2016/4191 E. , 2016/4047 K.
Taraflar arasında görülen sıra cetveline itiraz davası sonucunda verilen hükmün bozulmasına ilişkin Dairemizin …gün ve… Esas, … Karar sayılı ilamının karar düzeltme yoluyla incelenmesi birleşen… E. sayılı davada davacı-birleşen ….E. sayılı davada ve asli müdahilin davasında davalı ….Şti. vekilince istenilmekle, dosya incelendi, gereği görüşüldü.
KARAR
6100 sayılı HMK’nın 32./2. maddesi, ”Okunamayan veya uygunsuz yahut ilgisiz olan dilekçenin yeniden düzenlenmesi için uygun bir süre verilir ve bu dilekçe dosyada kalır. Verilen süre içinde yeniden bir dilekçe düzenlenmezse, tekrar süre verilmez. ” hükmünü içermektedir.
Birleşen 2010/264 E. sayılı davada davacı-birleşen 2010/291 E. sayılı davada ve asli müdahil …’nun davasında davacı Obruk Sıhhi Tes. Müh. ve İnş. Ltd. Şti. Vekili Av. … tarafından sunulan 31.03.2016 havale tarihli karar düzeltme dilekçesinin 1. sayfasındaki ”ADALET BUNUN NERESİNDE? (Ekte sunulan emsallerle olan farkın izahında) DURUŞMA İSTENEMEDİĞİNDEN OKUNMASI TALEPLİDİR.” ifadesi ile aynı sayfadaki ”(aslında sürece göre hattiydi huttiydi, semerinden tutup şifa niyetine sürttüydü şeklinde” ifadesi; 2. sayfadaki ”Artık deyim yerindeyse ”Arif’e tarif gerekir” şeklinde olacak ama” ibaresi; aynı sayfadaki ”İİK 142. maddeyi morgdan çıkartmaya yetse de”, ”bitkisel hayata girmekte ve” ifadesi; 3. sayfadaki ”İşte ADALET BUNUN NERESİNDE? sorusuna verilecek cevap tamda bu hususun (emsallerdeki farkın) izah edilerek giderilmesindedir.” ifadesi; 4. sayfadaki, ” Ancak; karınca kararınca hukuktan birazcıkta olsa anlayan biri olarak birbirine zıt iki kararın onanması bizim adalete güven duygularımızda travma yaratsa da her ikisi de sıfır şablon gerekçe ile onanması nedeniyle ülkemizde korunması gereken hukuk birliğinde yara açamayacağından, tanımadığımız binlerce kişiye zarar veremeyecekti. Aslında bu her iki dosyanın da kanun yolunun da bitmediği bir aşamada hukukçu bir arkadaşıma artık iş yoğunluğundan mı nedir dosyaların yeteri kadar okunmadığını gösteren bir birine zıt kararların onandığını izah etmeye çalışırken hemen karşı çıkarak mümkün olmadığını okuduklarını, hukuktan iki kere ikinin dört etmeyeceğini en iyi benim bilmem gerektiğini izah etmeye çalışınca; iyi de hadi dört etmez diyelim ama bu çarpımın sonucu eksi ya da artı beş bin de etmemeli dedim. Şu kararları bir versene deyince Ankara’ya arizi geldim yanımda yok deyince dosya numaralarını istedi verdim. Kısa bir süre sonra yine karşılaştık haklıymışsın sana güvenmediğim için özür dilerim dosyalara baktım. Bak arkadaş bu mücadeleyin karşısında ismini veremeyeceğim bir Adalet Bakanlığı müsteşarı var. Aleyhine olanı bu kişinin hatırına binaen onca ağır eleştirilerine rağmen red/onama, lehine olanada dairenin kendisini inkar etmesi anlamına geleceğinden gerekçe bulunamamakla hatırlı kişiye rağmen büyük bir ihtimalle aynı şekilde onama geleceğini söyledi. İsim vermesede bu hatırlı VİP kişinin dosya borçlularımız ve muazaalı oluşturulan toplam miktarı 3.000.000,00 TL bulan üç takip dosyasından sıra cetveli mahkeme kararlarına rağmen düzenlenmeksizin namı müstear alacaklıları üzerinden (aslında borçlularına) ödeme yapmak için şevk ile uğraşan diğer dosyalara aktarttırarak ödeyen icra müdürünün Ermenek ilçesinden hemşerisi ve müsteşarında bu icra müdürü ile enişte kayın hısımlığı bulunan Mustafa K-KÇ-M olabileceğini tahmin etmek güç olmadı. Böylece müvekkili hukuken izah etmekte zorlandığım gerekçeyide bulmuş oldum. Ülkemizdeki adalet sisteminin bir örümcek ağına benzeticek olur isen; bu ağı büyük sinekler deler geçer, küçük sinekler ise ağa takılır kalır, dedim. Kim bilir; eldeki davamıza konu karar düzeltme talebimizde sunduğumuz gerekçe ve emsallerin tartışıldığı ve neden haklı ya da haksız olduğumuza dair gerekçe sunulmuş bir karar çıkar diye umut ederek sürecin tamamlanmasını beklemekten başka çare yok.” ifadeleri, anılan hükümde geçen ”uygunsuz” kelimesinin kapsamında kalan ifadeleri içerdiği anlaşıldığı gibi, bu ifadelerin bir bölümünün kararı veren heyete yönelik isnat, itham ve hakaret içerdiği, eleştiri sınırlarını aştığı, kişilik haklarını zedelediği de anlaşılmaktadır.
Bu nedenlerle, Av. … tarafından yeniden karar düzeltme dilekçesi düzenlenmesi için dosyanın geri çevrilmesine, dilekçe örneğinin idari yönden gereği yapılmak üzere Türkiye Barolar Birliği Başkanlığı’na gönderilmesine, cezai yönden gereğinin yapılması için Ankara C. Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ:
1-HMK’nın 32/2. maddesi uyarınca Av. … tarafından yeniden karar düzeltme dilekçesi düzenlenmesi için adı geçen avukata süre verilmesi, verilecek süre içerisinde düzenlenen dilekçe ile birlikte gönderilmesi için dosyanın yerel mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE,
2-Av. … hakkında idari yönden gereği yapılmak üzere geri çevirme kararının aslı tasdikli bir örneğinin ve karar düzeltme dilekçesi ve eklerinin bir fotokopisinin Türkiye Barolar Birliği Başkanlığına gönderilmesine,
3-Dilekçedeki hakaret, itham ve isnat içeren ifadeler yönünden gereği yapılmak üzere geri çevirme kararının aslı tasdikli bir örneğinin ve karar düzeltme dilekçesi ve eklerinin bir fotokopisinin eklenerek Ankara C. Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunulmasına, 29.06.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.