HMK MADDE 37 - HAKİMİN BİZZAT ÇEKİLMEMESİ HALİ
25 Ekim 2024
HMK MADDE 37 - HAKİMİN BİZZAT ÇEKİLMEMESİ HALİ

Hâkimin Bizzat Çekilmemesi Hâli

HMK Madde 37

(1) Hâkim, reddini gerektiren sebeplerden biri varken bizzat çekilmezse, iki taraftan biri ret talebinde bulununcaya kadar davaya bakabilir.

6100 sayılı Kanunda Yer Alan Madde Gerekçesi

Maddede yer alan düzenleme, 1086 sayılı Kanunun 31 inci maddesinin birinci fıkrasının dili sadeleştirilerek aynen tekrarından ibarettir. 1086 sayılı Kanunun 31 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan kural ise bu düzenlemeye alınmamıştır. Ret sebepleri hâkimin şahsında gerçekleşmişse, hâkim bu inancı taşıyorsa, tarafların her ikisi de muvafakat etsin yahut etmesin, hâkim, yine kendi kendisini reddedebilir. Çünkü kendi kendini ret yetkisi hâkime tanınmış olan yetkilerden birisi konumundadır. Öte yandan, ret kurumu hâkimin tarafsızlığıyla ilişkili bir kurum konumundadır ve tarafsızlık, hukukumuz bakımından da yargılamaya ilişkin temel bir hak olan adil yargılanma hakkının unsurları arasında yer alan, kanunî bağımsız ve tarafsız bir mahkeme önünde yargılanma unsuruyla yakından ilişki içerisindedir. Bu sebeple, tarafların muvafakat göstermesi hâlinde hâkimin kendi kendisini ret yetkisini kullanamayacağını kabul etmek, bir anlamda tarafların bu bağlamdaki tasarrufuyla bağlı tutmak, ne hâkimin işleviyle ne de yargı bağımsızlığı kurumu ile bağdaştırılabilir.

 

HMK Madde 37 Hâkimin Bizzat Çekilmemesi Hâli

Yargıtay İçtihatları

20. Hukuk Dairesi 2014/6275 E. , 2014/7372 K.

  • HMK Madde 37
  • Hakimin Bizzat Çekilmemesi Hali

Taraflar arasında görülen dava sırasında davacı vekili tarafından 26.03.2014 tarihli dilekçe ile özetle; “…keşif yapılmasına ilişkin önceden verilmiş bir ara karar bulunmadığı halde 07.03.2014 tarihinde keşif yapıldığı, keşfin UYAP ortamında yapılmış gözükmesine rağmen kısıtlı adayının imza ve ifadesine ait tutanağın UYAP’a kaydedilmediği, keşif zaptının önceden hazırlandığı ve ilgililere imzalatıldığı şüphesinin doğduğundan hakimin tarafsız bulunmadığı ve hakim hakkında HSYK’ya şikayette bulunulduğundan husumet oluştuğu…” gerekçesiyle reddi hakim yoluna başvurulmuştur.

Reddedilen Hakim Ümran’ın, “davacı vekilinin özel yetkisinin bulunmadığı ve ret sebeplerinin gerçek dışı olduğundan reddinin gerektiği, ancak davacı vekili hakkında iftira suçundan suç duyurusunda bulunulduğundan husumet oluştuğu” gerekçesiyle çekilinmesi gerektiği yönündeki görüşü üzerine, dosyayı inceleyen merci tarafından reddi hakim talebine ilişkin olarak davacı vekilinin özel yetkisinin bulunmadığından reddine, ret sebebine göre davacı aleyhine disiplin para cezasına hükmedilmesine yer olmadığına, hakim Ümran’ın çekilme talebinin kabulüne ve davaya bakacak hakimin belirlenmesi için B… İlk Derece Mahkemeleri Adalet Komisyonu Başkanlığı’na yazı yazılmasına ilişkin verilen karar, kısıtlı adayı vekili Av. İhsan tarafından disiplin para cezası verilmemesi ve çekilme istemi yönünden temyiz edilmiştir.

1) Reddi hakim istemine ilişkin verilen kararın temyiz incelemesi yönünden;

İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye ve davacı vekilinin vekaletnamesinde reddi hakim yetkisinin bulunmadığı, HMK’nun 74. maddesi uyarınca vekil tarafından reddi hakim isteminde bulunulabilmesi için özel yetkinin bulunması gerektiği, HMK.’nun 42/3. maddesi uyarınca ret isteminin esastan reddedilmesi ve ret isteminde bulunan tarafın kötüniyetli olması halinde disiplin para cezasına hükmedilebileceği, merci tarafından ret isteminin esası hakkında karar verilmediği, usuli eksiklik nedeniyle istem reddedildiğine göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan ret istemi hakkındaki merci kararının ONANMASINA,

2) Hakimin çekilmesine ilişkin verilen kararın temyiz incelemesine gelince;

Duruşma hakiminin davadan çekilmesi, H.M.K.’nun 36. maddesi anlamında kendi kendini reddetmesi manasındadır. Çünkü, hakimin çekilme kararı verebilmesi, ancak H.M.K.’nun 36. maddesindeki hallerden birinin varlığı halinde mümkündür. Dava, dosyasındaki bilgi ve belgelerden, H.M.K.’nun 36. maddesindeki anlamda ve hakimin çekilmesini gerektirecek şekilde bir bulguya rastlanmadığı gibi, hakimin kendi kendisini reddetmesine ilişkin kararını yerinde bulan merci kararında da, hukukça korunabilecek bir neden veya delile dayanılmadığı görülmüştür.

Yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır (Anayasa mad. 9). Hakimler görevlerinde bağımsızlardır. Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler. Bu nedenle, hakimler önüne gelen uyuşmazlıkları kanuni çerçevesinde çözmek zorundadırlar. Bu işlemi yaparken hakim, bir olayla ilgili kuracağı hükümle, tarafların adalet duygusunu zayıflatacağını değil, güçlendireceğini düşünüp, hedefleyerek çalışmalı, kanunlardan aldığı güçle hareket etmelidir. Hakim, tarafların geçerli ve kanuni delillere dayanmayan soyut iddiaları karşısında başkalarına ve kendisine yabancı kalarak, hukukun ne dediğini söyleme yetkisini kullanıp, yargılama işlemi ile yargı kararlarının kişisel görüş, inanç ve duyguların aracı olamayacağını, aksine hakimlerin, yansız ve kanunlardan aldığı güçle adaleti sağlamaya çalıştığını davanın taraflarına inandırmalıdır. Ayrıca, yargılama sürerken taraflardan birinin mahkeme hakimi hakkında şikayette bulunması veya aleyhine dava açması veya mahkeme hakiminin davanın taraflarından biri hakkında şikayette bulunması (suç duyurusunda bulunması), H.M.K.’nın 36/1-d maddesindeki “Davalı olmak” anlamında yorumlanamaz. Suç duyurusunda bulunulması hakimin tarafsızlığından şüpheyi gerektiren önemli bir sebep olarak da düşünülemez. Belirtilen olgular ışığında davacı vekili hakkında suç duyurusunda bulunulduğu gösterilerek hakimlerin davadan çekinmeleri adaletin gecikmesine ve tabii hakim ilkesinin zedelenmesine yol açacağı gibi çekilme sebebinin davanın tarafları ile hakim arasında bulunması gerektiği, vekilin davanın tarafı olmadığı, yalnızca davada vekili bulunduğu tarafın yasal temsilcisi sıfatında olarak onun adına hareket ettiği, davanın tarafının kendisini başka bir vekil ile de temsil ettirebileceğinden, vekilden kaynaklı nedenler çekilme sebebi olarak kabul edilemez. Bu nedenle, kısıtlı adayı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mercinin hakimin çekilmesi yönünden verdiği kararın BOZULMASINA 09.09.2014 günü oy birliği ile karar verildi.

 

HMK Madde 37 Hâkimin Bizzat Çekilmemesi Hâli

Yargıtay İçtihatları

20. Hukuk Dairesi 2016/7559 E. , 2016/10099 K.

  • HMK Madde 37
  • Hakimin Bizzat Çekilmemesi Hali

Taraflar arasında görülen dava sırasında davacı tarafından reddi hâkim yoluna başvurulmuş, reddi istenen hakim tarafından çekilme kararı verilmiştir.

Ret ve çekilme talebini inceleyen merci tarafından verilen kararın Yargıtayca incelenmesi davalı … vekili tarafından istenilmiş olmakla, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Taraflar arasında görülen dava sırasında davacı tarafından sunulan 01.03.2016 tarihli dilekçede özetle; […06/01/2016 Çarşamba günü davaya bakan hakimin, bizzat kendisini 0530 903 73 30 telefon ile arayarak yemek davetinde bulunduğunu, bu davet üzerine 12/01/2016 Salı günü saat 17.30 civarında aynı telefon ile görüştüğü ve tarif etmiş olduğu …’da faaliyet gösteren kebapçıda buluştuklarını, görüşmede hakim beyin haricinde eşi ve işyeri sahibi olduğunu orada öğrendiği …. isimli şahsın bulunduğu, bu kişileri daha önce tanımadığını, bu görüşmede hakim beyin dosya ile ilgili kaygılarını dile getirerek kendisi üzerinde davalı tarafın fazlaca baskısı olduğunu ve dosyadan çekinmek durumunda kalabileceğini belirten cümleler kurduğu…] gerekçeleri ile reddi hakim talebinde bulunmuştur.

Reddedilen hakim tarafından, 09.03.2016 tarihli kararla “…2015 yılı Kasım ayı içerisinde duruşmadan çıkıp odasına geçtiği sırada avukatın odasına gelerek dilekçe sunduğunu, olaydan bir kaç gün sonra dahili telefondan …. isimli şahsın kendisini arayarak bir konu için görüşmeye geleceğini söylediğini, kendisini nereden tanıdığını sorduğunda gelince tanışacağını söylediğini, bunun üzerine müsait olmadığını söyleyip telefonu kapattığını, bunu takip eden hafta bu şahsın iki kez daha kendisini arayıp … isimli kişinin dosyası ile ilgili görüşmek istediğini belirttiğini, kabul etmeyince “Siz bilirsiniz, ben de işimi başka türlü hallederim” diyerek telefonu kapattığını, 2016 yılı Ocak ayı içerisinde davacı vekilinin kendisini cep telefonundan arayarak dava ile ilgili ticari defterleri mahkemeye sunacağını ancak kendisinin …de müvekkilinin…’da olduğunu, mahkemeye sunmakta güçlük çektiklerini, karşı tarafın defterler üzerinde tahrifat yapmasından çekindiklerini beyan etmesi üzerine bu konularla ilgili mesai saatleri dışında aramaması gerektiğini ve cep telefonunu nereden bulduğunu sorduğunu, adliyedeki kalemlerde bulunan Hakim ve Savcıların telefon listesinde herkesin olduğunu belirttiğini, 2016 yılı Şubat ayı başlarında eşi ile beraber lokantada yemek yerken işletme sahibinin kendisini soran şahsın tekrar geldiğini söylemesi üzerine yanına çağırdığını, kim olduğunu ve niye kendisini aradığını sorduğunu, eşi ile bu durumdan çok rahatsız olup “Böyle bir görüşmenin insanları takip eder gibi olmayacağını ve bu şekilde ısrarlı aramaların telefon ile görüşmelerin artık rahatsızlık boyutuna geldiğini, üzerinde bu baskılar devam ederse şikayetçi olup davadan çekileceğini beyan edip” masadan gönderdiğini, tüm bu olaylar nedeni ile davalı tarafın da adil yargılamadan ve hakim tarafsızlığından şüphe duymasının olağan olması karşısında” davadan çekildiğini belirtmiştir.

Dosyayı inceleyen merci tarafından reddi hakim talebinin ve çekilme talebinin kabulüne ilişkin verilen karar, davalı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır (Anayasa 9.md.) Hakimler görevlerinde bağımsızlardır. Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler. Bu nedenle, hâkimler önüne gelen uyuşmazlıkları kanuni çerçevesinde çözmek zorundadırlar. Bu işlemi yaparken hakim, bir olayla ilgili kuracağı hükümle, tarafların adalet duygusunu zayıflatacağını değil, güçlendireceğini düşünüp, hedefleyerek çalışmalı, kanunlardan aldığı güçle hareket etmelidir. Hakim, tarafların geçerli ve kanuni delillere dayanmayan soyut iddiaları karşısında başkalarına ve kendisine yabancı kalarak, hukukun ne dediğini söyleme yetkisini kullanıp, yargılama işlemi ile yargı kararlarının kişisel görüş, inanç ve duyguların aracı olamayacağını, aksine hakimlerin, yansız ve kanunlardan aldığı güçle adaleti sağlamaya çalıştığını davanın taraflarına inandırmalıdır.

Somut olayda, yukarıda ileri sürülen hususlar nedeni ile hakimin reddi ve davadan çekilmesi adaletin gecikmesine ve tabiî hâkim ilkesinin zedelenmesine yol açacağı gibi reddi hakim dilekçesinde ileri sürülen olayların ve red sebeplerinin, davadan çekilen hakimin olayları açıklama şeklinin birbirinden çok farklı olduğu, iddiaların ve açıklamaların ispat edilemediği anlaşıldığından ve yasada gösterilen reddi hakim ve davadan çekilme sebeplerinin gerçekleşmediği belirlendiğine göre reddi hakim ve çekilme talebinin kabulüne ilişkin kararın BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 03/11/2016 gününde oy birliği ile karar verildi.

 
HMK hâkimin reddi Sebepleri
HMK hâkimin reddi nasıl yapılır?
HMK hâkimin reddi kim inceler?
Kimler hâkimin reddini isteyebilir?
Hâkim davadan çekilebilir mi?
Hakimin tarafsızlığını şüpheye düşürecek haller
Yorum bırakın
TÜM YORUMLAR (0)
Henüz yorum eklenmemiş