(1) Müdahale talebinde bulunan üçüncü kişi, yanında katılmak istediği tarafı, müdahale sebebini ve bunun dayanaklarını belirten bir dilekçeyle mahkemeye başvurur.
(2) Müdahale dilekçesi, davanın taraflarına tebliğ edilir. Mahkeme, gerekirse taraflarla birlikte üçüncü kişiyi de dinlemek üzere davet eder, gelmeseler dahi müdahale talebi hakkında karar verir.
Maddenin birinci fıkrasında, fer’î müdahale hakkının kötüye kullanılmaması ve istenen sonucu sağlayabilmesi, yargılamanın daha sağlıklı yürütülebilmesi için, müdahilin, yanında katıldığı tarafı, müdahale sebebini ve bunun dayanaklarını müdahale talebinde açıkça belirtmesi aranmıştır. Böylece, müdahilin hangi taraf yanında fer’î olarak katılacağı konusunda tereddüt olmayacaktır. Üçüncü kişinin, fer’î müdahil olarak davada yer alması için, bu konuda hukukî yararı mevcut olmalıdır. Bu sebeple, müdahale sebebi ve müdahale sebebine ilişkin somut dayanakları da dilekçesinde yer almalıdır.
İkinci fıkraya göre, müdahale dilekçesi, tarafların haberdar olmaları için taraflara tebliğ edilmelidir. Bu aynı zamanda hukukî dinlenilme hakkının unsuru olan yargılama faaliyeti hakkında tarafların bilgilendirilmesinin de bir gereğidir. Mahkeme, ayrıca gerekli ise müdahale talebini incelemek için tarafları ve üçüncü kişiyi davet eder. Ancak, fer’î müdahale sebebiyle davanın gecikmesine engel olmak için, davet edilenler gelmeseler dahi müdahale hakkında karar verileceği hususu kabul edilmiştir.
Yargıtay 18. Hukuk Dairesi 2015/11827E. , 2016/8910K.
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Dava dilekçesinde, … İli … İlçesi … Köyü 133 ada 77 parsel sayılı taşınmazın kamulaştırmasız el koyma nedenine dayalı olarak bedelinin faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı ve ihbar olunan vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz istemlerinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasal gerektirici nedenlere ve özellikle kanıtların takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Ancak;
1-… müdahale tabinde bulunmuş, mahkemece olumlu ya da olumsuz bir karar tesis edilmemiştir. HMK’ nın 67. maddesi gereğince müdahale dilekçesinin taraflara tebliğ edilmesi, aynı yasanın 68. maddesi gereğince de müdahale talebinin kabulü halinde, müdahil dosyayı ancak bulunduğu noktadan itibaren takip edebileceğinden, yanında katıldığı tarafın yararına olan iddia ve savunma vasıtalarını ileri sürme hakkı bulunduğu nazara alınarak, göstermesi halinde delillerinin toplanması gerekirken, sözkonusu talep hakkında bir karar verilmemiş olması,
2-Kamulaştırmasız el atma davalarında kıyasen uygulanan Kamulaştırma Yasası’nın 4650 sayılı Yasa’yla değişik 11. maddesinin 1. fıkrasının arazilere ilişkin (f) bendinde, taşınmazın kamulaştırma (dava) tarihindeki mevki ve şartlarına göre olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelir üzerinden değerinin belirleneceği öngörülmekte olup, üzerinde taşınmaza kapama bahçe niteliği verebilecek yaşta ve sayıda ağaç mevcut olması halinde bunların kaplayacağı alana göre kapama bahçe olarak değerlendirilmesi gerekmektedir.
Üzerinden yüksek gerilim hattı geçirilmek suretiyle el atılan dava konusu taşınmaz 3.772,00 m²’dir. Bilirkişi kurulu raporunun ve keşif tutanağının incelenmesinden; dava konusu taşınmazın kapama yenidünya bahçesi olduğu anlaşılmaktadır. Dava konusu taşınmazın bu niteliğine göre kapama yenidünya bahçesi olarak değerlendirilmesi gerekirken, taşınmazı açık tarım arazisi olarak değerlendiren bilirkişi raporuna göre karar verilmesi,
3-Dava konusu taşınmazın denize, ana yollara yakınlığı, pazarlama kolaylığı gibi özellikleri gözönünde bulundurulduğunda, objektif değer artırıcı unsur oranının % 150 olacağı gözetilmeden, %35 oranında objektif değer artışı uygulayan bilirkişi raporunun esas alınması,
Doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine 02.06.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2014/25702E. , 2016/4055K.
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, rücûan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün taraflarca temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-) Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davacı SGK Başkanlığı vekili ile davalı … …………. ve Ticaret Ltd. Şti. vekilinin tüm, davalı …’ın ise sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-) Davalı işveren ……. Tekstil Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti.’ne ait işyerinde 25.08.2009 günü gerçekleşen iş kazasında sürekli iş göremezlik durumuna giren sigortalı …’a bağlanan gelir nedeniyle uğranılan davacı Kurum zararının işverenden rücuan alınması için işbu davanın açıldığı, ilk oturumda sigortalının meslekte kazanma gücü kayıp oranına işveren vekilince itiraz edilmesi üzerine mahkemece, hak alanını ilgilendirdiği gerekçesiyle sigortalının kendiliğinden davaya katılımına karar verilip gerekli tebligat yapıldıktan sonra “davalı” konumuna getirildiği, sonrasında sürekli iş göremezlik derecesinin tespiti yönünde farklı davayla yargıya başvurması için mahkemece tanınan kesin süreye ve başvurmadığı takdirde itirazdan vazgeçmiş sayılacağı uyarısına karşın anılan davanın işverence açılmadığı, yargılama aşamasında düzenlenen bilirkişi raporuyla, kazanın oluşumunda davalı işverenin %60, davalı sigortalının %40 oranında kusurlu, hazırlanan hesap raporuyla sigortalının gerçek zararının, gelirin ilk peşin sermaye değerinden fazla olduğunun belirlendiği anlaşılmakta olup, söz konusu raporlar esas alınarak karar verilmiştir.
İş kazası ve meslek hastalıkları ile hastalık sigortası kapsamında Kurumca açılacak rücuan tazminat davalarının yasal dayanakları 5510 sayılı Kanunun 21. ve 76. maddeleridir. Gelirler ve geçici iş göremezlik ödenekleri yönünden 21. maddenin 1. fıkrasında, sigortalıya veya hak sahiplerine yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri toplamının Kurumca, kasıtlı veya kusurlu davranışı saptanan işverene ödettirileceği, 4. fıkrasında, kusurlu davranışıyla zarara sebep olan üçüncü kişilere ve bunları çalıştıranlara rücû edileceği bildirilmiştir.
Sağlık hizmeti giderlerine ilişkin 76. maddenin 4. fıkrasında ise Kurumca yapılan sağlık hizmeti giderlerinin kasıtlı veya kusurlu işverene tazmin ettirileceği, son fıkrasında, kastı veya suç sayılır davranışı ya da kusuru nedeniyle Kurumun sağlık hizmeti sağlamasına sebep olan üçüncü kişilere, sağlık hizmeti giderlerinin tazmin ettirileceği açıklanmıştır.
Diğer taraftan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “ihbar” kurumunun düzenlendiği 61. maddesinde, taraflardan biri davayı kaybettiği takdirde, üçüncü kişiye veya üçüncü kişinin kendisine rücu edeceğini düşünüyorsa, tahkikat sonuçlanıncaya kadar davayı üçüncü kişiye ihbar edebileceği, 62. maddesinde, dava kendisine ihbar edilen kişinin, davayı kazanmasında hukuki yararı olan taraf yanında davaya katılabileceği belirtildikten sonra 65. maddede asli, 66 – 69. maddelerde fer’î müdahale hükümlerine yer verilmiştir.
65. maddede, bir yargılamanın konusu olan hak veya şey üzerinde kısmen ya da tamamen hak iddia eden üçüncü kişinin, hüküm verilinceye kadar bu durumu ileri sürerek, yargılamanın taraflarına karşı aynı mahkemede dava açabileceği, asli müdahale davası ile asıl yargılamanın birlikte yürütüleceği ve karara bağlanacağı açıklanmış, 66. maddede, üçüncü kişinin, davayı kazanmasında hukuki yararı bulunan taraf yanında ve ona yardımcı olmak amacıyla, tahkikat sona erinceye kadar fer’î müdahil olarak davada yer alabileceği, 67. maddede, müdahale isteminde bulunan üçüncü kişinin, yanında katılmak istediği tarafı, müdahale sebebini ve bunun dayanaklarını belirten bir dilekçeyle mahkemeye başvuracağı, müdahale dilekçesinin, davanın taraflarına tebliğ edileceği, mahkemenin, gerekirse taraflarla birlikte üçüncü kişiyi de dinlemek üzere davet edeceği, gelmeseler dahi müdahale istemi hakkında karar vereceği, 68. maddede, müdahale isteminin kabulü durumunda müdahilin, davayı ancak bulunduğu noktadan itibaren takip edebileceği, müdahilin, yanında katıldığı tarafın yararına olan iddia veya savunma araçlarını ileri sürebileceği, onun işlem ve açıklamalarına aykırı olmayan her türlü usul işlemlerini yapabileceği, mahkemece, katıldığı noktadan itibaren, taraflara bildirilen işlemlerin müdahile de tebliğ edileceği, 69. maddede, müdahilin de yer aldığı asıl davada hükmün taraflar hakkında verileceği bildirilmiştir. Ayrıca 328. maddede, fer’î müdahil olarak davada yer alan kimsenin, yanında katıldığı taraf haksız çıkarsa, yalnızca fer’î müdahale giderinden sorumlu tutulacağı, aksi durumda bu giderlerin diğer tarafa yükletileceği, ancak, hüküm üçüncü kişinin katıldığı taraf yararına verilmiş olsa bile, lehine hükmolunan tarafın hâl ve davranışı, üçüncü kişinin davaya katılmasını gerektirmişse, müdahale giderinin tamamı veya bir kısmının, lehine hüküm verilen tarafa yükletilebileceği öngörülmüştür.
Anlaşılacağı üzere 5510 sayılı Kanunun 21/1. ve 76/4. maddelerinde işverenin, 21/4. ve 76/son maddelerinde üçüncü kişinin rücu alacağından sorumlulukları düzenlenmiş olup, bu maddelere göre açılan rücuan tazminat davalarında işveren ile üçüncü kişi arasında müteselsil borçluluk ilişkisi bulunmaktadır. Zararlandırıcı sigorta olayına maruz kalarak anılan Kanun hükümleri gereğince Kuruma yüklenen görev çerçevesinde sosyal sigorta yardımlarından hak olarak faydalanan sigortalıya ise bu tür davalarda husumet yöneltilmesi veya sigortalının davalı taraf olarak davaya katılımının sağlanması, başka anlatımla kendisine yapılan yardımların geri istenmesi olanaksızdır. Bununla birlikte, eldeki davada olduğu gibi meslekte kazanma gücü kayıp oranına işveren itirazının söz konusu bulunduğu durumlarda sigortalının fer’î müdahil olarak davada yer alması mümkün ise de bunun yöntemi değinilen maddelerde açıklanmış olup başvuru (istem) olmaksızın mahkemece kendiliğinden fer’î müdahillik kararı verilemeyeceği belirgindir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece yanılgılı değerlendirme sonucu, sigortalının kendiliğinden davaya katılımı sağlanıp davalı konumuna getirildikten sonra hakkında aleyhine hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davalı …’ın bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının isteği durumunda davalı …’a geri verilmesine, 24.03.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.