HMK MADDE 70 - CUMHURİYET SAVCISININ DAVADA YER ALMASI
8 Aralık 2024
HMK MADDE 70 - CUMHURİYET SAVCISININ DAVADA YER ALMASI

Cumhuriyet savcısının davada yer alması

HMK Madde 70

(1) Cumhuriyet savcısı, kanunda açıkça öngörülen hâllerde, hukuk davası açar veya açılmış olan hukuk davasında taraf olarak yer alır.

(2) Cumhuriyet savcısı, resmî dairenin bildirimine rağmen dava açmaz ise ihbar eden resmî daire, Cumhuriyet savcısının yargı çevresinde görev yaptığı ağır ceza merkezine en yakın kıdemli asliye hukuk mahkemesi hâkimine itiraz edebilir. Bu hususta 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 172 ve 173 üncü maddeleri kıyasen uygulanır.

(3) Cumhuriyet savcısının yer aldığı dava ve işler üzerinde taraflar serbestçe tasarruf edemezler.

6100 sayılı Kanunda Yer Alan Madde Gerekçesi

Cumhuriyet savcısının, hukuk davalarında yer almasının temelinde, kamu düzeninin korunması düşüncesi yatar. Ancak, kamu düzenini ilgilendiren her konuda Cumhuriyet savcısının görevli olduğuna ilişkin bir ilke olmadığı gibi, böyle bir kanun hükmünün konulması da hukuk davalarının niteliği ile bağdaşmaz. Sadece kanunda açıkça öngörülen hâllerde Cumhuriyet savcısının dava açması ve açılan davalarda taraf olarak yer alması kabul edilmiştir. Cumhuriyet savcısı, hukuk davası açılması için gerekli şartların varlığı hâlinde, dava açmak zorundadır. Cumhuriyet savcısı, yer aldığı hukuk davalarında, dava açma, kanun yollarına başvurma, delillerin toplanmasını isteme gibi “taraf” olmaya bağlanan her türlü yetkiyi kullanabilir. Maddî hukuk ilişkisinin tarafı olmamaları, şeklî esasa bağlı “taraf olma” niteliğine engel teşkil etmemektedir. Öğretide, dava dilekçesinde davalı veya davacı olarak gösterilmek, usulî bir kavram olan “taraf” sayılmak için yeterli kabul edilmektedir. Maddî hukuk ilişkisine yabancı üçüncü kişilerin davadaki konumlarını açıklamak için kullanılan “davayı takip yetkisi” kavramıyla kanunen kendilerine görev verilen üçüncü kişilerin durumları açıklığa kavuşturulmuş, bu esas, öğretide ve uygulamada kabul görmüştür. Bu nedenle, uygulamadaki tereddütleri ortadan kaldırmak, Cumhuriyet savcılarının hukuk davalarındaki görevlerinin niteliğini ve temelini açıklığa kavuşturmak için, taraf olduklarının açıkça belirtilmesine gerek duyulmuştur. Ayrıca kanunda açıkça öngörülen hâllerde, açtığı veya açılmış bir hukuk davasında Cumhuriyet savcısının yer alması, kanunî bir zorunluluk olarak öngörülmüştür.

Cumhuriyet savcısı kendiliğinden veya resmî dairenin bildirimde bulunması üzerine hukuk davası açar. Resmî dairenin ihbarı üzerine, dava açılmaması hâlinde bir itiraz yolunun öngörülmesi, kamu düzeninin korunması ve keyfiliğin önlenmesi açısından faydalı görülmüştür. Yalnız, burada işin mahiyeti icabı, itirazın asliye hukuk hâkimi tarafından incelenmesi gerekmektedir. İtiraz usulüne ilişkin olarak, ayrıntılı hükümler konulması yerine, bu ihtiyacı karşılayacak nitelikte olan Ceza Muhakemesi Kanununun 172 ve 173 üncü maddelerinin kıyasen uygulanması kabul edilmiştir. Resmî daire dışındaki gerçek veya tüzel kişilerin hukukî menfaatlerinin bulunması hâlinde, doğrudan dava açabilecekleri dikkate alınarak, ihbar veya şikâyetleri üzerine Cumhuriyet savcısının dava açmaması durumunda, onlara bir itiraz hakkının tanınmasına gerek görülmemiştir.

Kamu düzeninin korunmasının özel önem taşıması ve kendiliğinden araştırma ilkesinin uygulanması nedeniyle, Cumhuriyet savcısının yer aldığı dava ve işler üzerinde, tarafların serbestçe tasarruf yetkilerinin bulunmadığının açıkça belirtilmesinde yarar görülmüştür.

 

HMK Madde 70 Cumhuriyet savcısının davada yer alması

Yargıtay İçtihatları

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/907E. , 2021/1918K.

  • HMK Madde 70
  • Cumhuriyet savcısının davada yer alması

MAHKEMESİ : Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

MAHKEMESİ : Erzurum 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından davalı … aleyhine 17/07/2018 gününde verilen davaname ile Oda’nın feshinin istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanamenin reddine dair verilen 09/04/2020 günlü karara karşı ihbar eden Gümrük ve Ticaret Bakanlığı vekilinin istinaf başvurusu üzerine yapılan incelemede; istinaf başvurusunun usulden reddine dair verilen 31/12/2020 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi ihbar eden Gümrük ve Ticaret Bakanlığı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.

-KARAR-

Dava, 5362 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Meslek Kuruluşları Kanunu’nun 15/a maddesi uyarınca Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın teklifi üzerine Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından düzenlenen davaname ile açılmış, davalı Oda’nın, üye sayısının yeterli sayının altında bulunması nedeniyle feshine karar verilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, ihbar eden Gümrük ve Ticaret Bakanlığı vekilinin istinaf etmesi üzerine Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi’nin 1. Hukuk Dairesi tarafından istinaf başvurusunun reddine dair verilen karar bu kez ihbar edilen Gümrük ve Ticaret Bakanlığı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava, Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından davaname ile açılmıştır.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 70. maddesinin 1. fıkrası; “Cumhuriyet savcısı, kanunda açıkça öngörülen hâllerde, hukuk davası açar veya açılmış olan hukuk davasında taraf olarak yer alır” ve aynı maddenin 3. fıkrası “Cumhuriyet savcısının yer aldığı dava ve işler üzerinde taraflar serbestçe tasarruf edemezler” hükmünü içermektedir.

Mahkemece, davanın Cumhuriyet başsavcılığı tarafından düzenlenen davaname ile açıldığı dikkate alındığında, Cumhuriyet savcısına usulüne uygun duruşma günü tebliğ edilip duruşmalara katılımı sağlanarak karar verilmesi gerekirken, Cumhuriyet savcısının yokluğunda yargılamaya devam edilip karar verilmiş olması ve böylelikle eksik ve yanlış taraf teşkili ile yargılama yapılması HMK’nın 27. maddesindeki hukuki dinlenme hakkını da ihlal edeceği kuşkusuzdur.

Şu halde mahkemece; yukarıdaki açıklamalar ve HMK’nın 70/1. maddesindeki düzenlemeye aykırı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya uygun düşmediğinden, kararın bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK’nın 373/1. maddesi gereğince KALDIRILMASINA ve İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 371. maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 27/05/2021 gününde oy birliğiyle karar verildi.

Yorum bırakın
TÜM YORUMLAR (0)
Henüz yorum eklenmemiş