Vasiyetnamenin tenfizi kavramı, 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nda yer almamaktadır. Vasiyetnamenin tenfizi Yargıtay içtihatlarında ise sıkça karşılaşılan bir kavramdır. Ölüme bağlı tasarrufun herhangi bir itiraza uğramadığının tespiti amacıyla açılan bu dava uygulamada çeşitli isimlerle anılmaktadır. Daha ziyade ise bahse konu dava vasiyetnamenin tenfizi davası diye ifade edilmektedir.
Vasiyetnamenin tenfizi davasının şartları belirli mal bırakmanın olması, vasiyetnamenin geçerli olması ve vasiyetnamenin açılmış olması diye ortaya konulabilir.
Yargıtay vasiyetnamenin tenfizi davasını daha ziyade bir tespit davası olarak kabul etmektedir. Buna göre, vasiyetnamenin tenfizi davası bir aynî hakkın kurulması için değil, vasiyetnamenin açılıp itiraza uğramadığını veya yapılan itirazların sonuçsuz kaldığını tespit etmek üzere açılır.
VASİYETNAMENİN TENFİZİ DAVASI UNSURLARI
Vasiyetnamenin tenfizi davasında aranan ilk şart belirli mal bırakmanın bulunmasıdır. Mirasçı atamada ise vasiyetnamenin tenfizi istenmez.
İkinci şart gereğince, vasiyetname geçerli olmalıdır. Belirtilmelidir ki vasiyetnamenin tenfizi istemi için iptal davasına ilişkin sürenin geçmesi aranmamalıdır. İptal veya tenkis davasının açılmış olması halinde ise, iptal veya tenkis davası vasiyetnamenin tenfizi davasında bekletici sorun olarak değerlendirilebilir.
İptal davasının reddedilip kesinleşmesi halinde ise vasiyetnamenin kesinleştiğinden söz edilebilir. Vasiyetnamenin tenfizi davasında vasiyetnamenin açılmış olmasına da ihtiyaç vardır. Henüz vasiyetnamenin açılması istenmeden vasiyetnamenin tenfizi davasının açılması halinde bunun reddedilmesine yönelik uygulama ise usul ekonomisine aykırı olup isabetli değildir.
Vasiyetnamenin tenfizi davasında davacı esasen vasiyet alacaklısı kimsedir. Davalı ise esas itibarıyla yasal ve iradî mirasçılardır. Mirasbırakan tarafından vasiyeti yerine getirme görevlisinin atanmış olması halinde ise davalı görevli olarak atanan kimsedir.
GÖREVLİ VE YETKİLİ MAHKEME
Vasiyetnamenin tenfizi davası malvarlığı haklarına ilişkin davalara dâhildir. Şu halde, HMK. m. 2 hükmü gereğince görevli mahkeme, dava konusunun değer veya tutarına bakılmaksızın asliye hukuk mahkemesidir. Vasiyetnamenin açılıp okunmasında ise sulh hukuk mahkemesi görevlidir (TMK. m. 596/I). Dolayısıyla, uygulamada her iki davanın birlikte görülemeyeceği kabul edilmektedir. Nitekim, sulh hukuk hâkiminin görevi vasiyetnameyi açmaktan ibarettir; dolayısıyla ifaya yönelik karar veremez.
ZAMANAŞIMI
Vasiyet alacaklısının dava hakkının tâbi olduğu on yıllık zamanaşımı vasiyetnamenin tenfizi davasında da göz önünde bulundurulur. Bunun başlangıç anına ilişkin farklı içtihatlar bulunmakla birlikte, vasiyetnamenin açılmasına ilişkin davanın kesinleşme tarihini esas alan yaklaşım vasiyet alacaklısının daha menfaatinedir.